• !!! Внимание !!!

Системно-векторная психология Юрия Бурлана - не для слабонервных и не для слабоумных!

Записаться на тренинг можно ЗДЕСЬ

Ждем вас на тренингах!

İşitsel vektör

İşitsel vektör

Непрочитанное сообщение Руслан » 29 янв 2013, 16:40

İŞİTSEL VEKTÖR

Kendini tanı
Herşey hayhuydur
Kendini seyret
Sessizlik


Miktarı: 5%

Arketipi: “İlk Neden” ile bağlantıyı alma.

Tür rolü: sürünün gece bekçisi.

GENEL ÖZELLİKLERİ:

1. Konfor sağlayan renk mavidir
2. Konfor sağlayan geometri yoktur
3. Kartildeki konumu, Enformasyon kartilinin içsel kısımıdır.
Tam introverttir (içedönük insan)
4. Entelekt türü soyuttur

PSİKOLOJİK ÖZELLİKLERİ:

Onun hakkında acayip, garip, sadece birkaç kişiyle ilişki kurur bir suskun derler. İşitsel insan tam egosentriktir. O kibirlidir, kendisini en akıllı insan olarak duyar, başka insanların “üstünde”dir, bu yüzden çevresindekiler onun fodul olduğunu sanabilir.

O kendisine ve kendi durumlarına büsbütün toplanmış, kendi vücudunun zırhında kilitlenmiş olan bir introverttir. Konuştuğunda ve yazdığında en sıkça kullanılır söz “Ben” adılıdır.

İşitsel çocuk, 5-6 yaşından beri hayatın anlamı hakkında sormaya başlar: “Baba, biz kimiz? Ne için yaşıyoruz? Hayatın anlamı nede? Ölüm nedir? Biz öldükten sonra ne olur? Kosmos nedir? Sonsuzluk nedir? Ne için ben kendi vücudumdayım, mesela, kardeşimin vücudunda değilim?”…

Büyürken bu sorular boğuklaştırılır, bilinçdışının derinliğine bastırılır, ve sadece tek bulanık hüzün, depresyon sinyalları ve “evrensel acılık” duygusuyla ortaya çıkıp, ergenlikte ve ergenlikten sonra, aşırı acı bir surette kalkabilir.

Bazı işitsel insanlar, kendi içsel sorularını sözle ifade ederler, bazıları ise etmez, ama bir şey onları her zaman bu sorularla ilgili konulara getirir gibi görünür. Mesela, fizikçi kendi araştırmalarının nedenlerinin bilincine varmayabilir. O: ”Ne için ben Evren’in yapısını inceliyorum?” – diye düşünmez. Ona kadar hiç kimse de çözememiş pratik bir meseleyi çözdüğünü düşünür.
Изображение
İlk Neden’i aramaktayken, işitsel vektörlü insanlar her türlü dinleri ve ruhi uygulamaları öğrenir. Bazen onlar Tanrı’nın varolmamasını isbat etmek isteyerek, karşı bir tarafa dönür, ateist olur. Sadece işitsel vektörlü insan, Tanrı’nın hiç varolmadığını ateşli bir inanmışlıkla isbat edebilir. Çünkü Tanrı’nın varlığı sorusu tek işitsel bir sorudur.

İşitsel türün ünik bir özelliği, maddi arzuları hiç olmayan biricik vektör olduğudur. Seks, aile, çocuklar, paralar, kariyer, ün, hürmet ve saygı, hatta bilim bile, işitsel insan için hiç değersizdir. İşitsel vektör, hepsi arzularıyla Benliğini, Tanrı’yı, İlk Neden’i, Evren Kaynat’ın Ana Kanunu’nu kavramaya heveslenen biricik vektördür.
Onun amacı, metafizik dünyayı tanımaktadır, bu yüzden işitsel insanın bazik “Yemek, içmek, nefes almak, uyumak ” bedeni niteliklerinden başka, tüm kalan nitelikleri tek bu amaca yönlendirilmiştir.

İşitsel vektör Dominant’tır, demek ki, işitsellikteki arzu gücü en büyüktür, başka vektörlerdekinden daha çok büyüktür.

İşitsel insan aseksüeldir, onun hepsi arzuları maddi olmayan küreye yönlendirilmiştir, bu yüzden onlar cinsel arzuyu bastırır. Alt vektörler tarafından şartlandırılmış en yüksek olan libido bile, üst vektörler, özellikle işitsel vektör tarafından azaltılır.

İşitsel vektörlü insan sıkça sakin sessizce konuşur ve kendi sesini beğenmeyebilir. Soruya cevap vermeden önce o her zaman ara verir; soruyu işitmemiş gibi: “A? Ne? Ne diyorsun? Bana mı sordun?”- diyerek sorar. Bu ona, fikirlerinden “dışarı”ya çıkması ve ondan sonra güzel bir surette cevap vermesi için vakit verir. Söylerken o sıkça duraklar, ara verir, düşünceye dalır.

İşitsel vektörlü insan, İnternet’teki sözsüz iletişimi diri iletişime tercih edebilir: onun için öteki bir insana bir mesaj yazmak, bu insan onunla bir odadaysa da, ses ile söylemekten daha kolaydır. Ayrıca, “internet konuşmaları”nda söylenen sözlerin anlamından çeviren kokular ve başka şeyler yoktur. Söylemekteyken, işitsel insan görülen dışsal dünyadan kesilerek, seslere, sözlere, entonasyonlara konsentre olarak gözlerini kapatır.

İşitsel vektörlü insan, kendisine benzeyen insanlar ile ilişki kurmayı tercih eder. İşitsel vektörlü insanlar birbirini sözsüz anlar, onlar: “Birlikte ses çıkarmamamızdan memnunuz”- diye söylerler de.

Gece, işitsel vakittir. İlkel insan topluluğunda, işitsel insan gece bekçisi rolünü yerine getirmiştir, görevi başkaları uyumaktayken uyanık halde kalmakta olmuştur. Bir yerde leoparın ayağı altında dal parçası çıtırdaması ihtimaline karşı, o sessizliğe kulak vermiştir. Hala, işitsel insanların kendilerini akşamleyin ve geceleyin hissettikleri, gündüz vaktindekiyle karşılaştırılınca daha çok iyidir. Bu yüzden onlar geç yatmaya gitmeyi tercih ederler ve olağan rejime zorla tabi olurlar: onlar için erken kalkmak çok zordur, uzun süredir uyanamazlar.
Изображение
Çağdaş toplumda, işitsel insanlar eskisi gibi geceleyin “başkaları korurlar”; ama bunu diğer bir şekilde yaparlar: mesela, internet gezerler, kulaklıkla müzik dinlerler, okurlar ve düşünürler.

İşitsel çocuk, başka çocukların aksine sessizdir, teneffüs zamanında onlar ile koşuşmaz, gürültü yapmaz ve kendi kendisiyle yalnızlıkta kalmayı tercih eder. Düşünceli ve az konuşan, yetişkin insan gibi bakan tuhaf bir suskundur.

İşitsel insanın yüzü mimiksizdir, emosyonları hiç göstermez. Bununla beraber, hisseden emosyonları başkalarındakinden daha güçlü ve daha derindir, sadece tek onlar “dışarı”ya çıkartılmaz. Bu sebeple, çevresindekiler o emosyonların varolduğunu hatta sezmeyebilirler bile.

İşitsel çocuğun okuldaki davranışı, hangi halde olduğunu gösterebilir. İşitsel vektörü bastırılmış olan çocuk garip ve yabansıdır. Onun için yaşdaşları ile aynı dilde konuşmak zordur. Geceleyin o türlü “işleri” ile meşguldür. Fantazi, müzik ve fikirler dünyasında yaşayarak, uykusunu seyrek alır. Bu sebeple, günün birinci yarısında o yarı-uyuklama halinde bulunur ve sıkça tam birinci derslerde verilen testlerde başarısız olur. Öyle çocuğun, gerikalan öğrenciler listesine eklendirilmesi riski var, hatta yanlışlıkla geri zekalı olarak sanılabilir.

Eğer de kendisi için iyi şartlarda uygun bir şekilde gelişirse, işitsel çocuk üstün entelektüel yetenekleri ve iyi öğretilim kabiliyetini gösterir. Sıkça özellikle kolayca dilleri öğrenir. İşitsel çocuklar, söylevin seslerini ve entonasyonlarını çok iyi bir surette hisseder, ve yabancı dillerde aksansız konuşabilir. Ancak onlar soyut düşüncesine sahiptir, tek onlar fizik ve matematik derslerindeki en zor meseleleri çözebilir. Bu kürelerde en iyileri olarak, onlar bilgi yarışmalarını yenir.
Изображение
Kilit noktası, öyle çocuklara karşı doğru yaklaşımdır. İşitsel çocuğun anababası, kendi çocuğu için azami bir ölçüde uygun ortamı - sessizliği ve yalnızlıkta bulunmak ihtimalini - sağlamalıdır.

Kapıları çarpmak, kapkacak ile gürlemek gibi yüksek sesler, işitsel çocuk için çok zararlıdır. İşitsel vektörlü çocuğa hiç bir zaman bağırmamalı, ona: ”Niye doğurdum seni, öyle bir salağı?!” - diye hakaret etmemelidir. İşitsel çocuğu aşağılama, ve ana babası arasında sık sık olan dalaşlar, onun öğretilim kabiliyetini ve başka insanlar ile ihtilat etme kabiliyetini önemli bir derecede alçaltır. Bu, işitsel insanın sensörüne karşı ilk darbedir. Otistik insanlar, zarar görmüş işitsel insanlardır, işitsel çocuğun stresinin son derecesi ise işitsel nevroz yani şizofreni halini alır.

İşitsel insan için tam konfor durumu sessizliktir. Sessizlik, kendisinin derinliğine dalmak için bir araçtır; ancak sessizlikte iyi düşünmek mümkündür. İşitsel vektörlü insanlar gürültülü takımlardan ve yerlerden sakınır, halvet olmayı tercih eder. İşitsel insanlar, maddi olmayan abstre kavramları fehmedebilen , en kuvvetli - soyut düşüncesüne sahiptir. İdeleri kurma ve yayma işitsel vektörle ilgilidir. O ideler, global bir nitelik taşıyarak, çevremizdeki dünyayı değiştirir, sosyal dönüşümlerin ve insanlığın genel gelişiminin doğrultusunu belirler.

İdelerinin doğrultusu, işitsel vektörünün gelişkinliğine ve ne kadar gerçekleştirilmiş olduğuna bağlıdır. Bu ideler çeşitli nitelikleri taşıyabilir, insan düşmanı idelerden (yetersiz gelişkinlik ve frustrasyon varken uyanan; mesela, Hitlerdeki gibi), milleti veya bütün insanlığı geleceğe ilerleten idelere kadar (Tsiolkovski, Einstein, Landau, Tesla).

İşitsel vektör, “okur” üç vektörden biridir. İşitsel insanlar şiirler, hayali eserler, felsefi ve psikolojik kitaplar yeğlerler. Ezoterizm, din, teoloji, fizik gibi şeyleri öğrenirler. Geceleyin uyumazlar: gece gökyüzünü seyrederek felsefe yaparlar. İşitsel insanlar saatlerce yıldızlara bakabilir, ki onları sükunet haline getirir.
Изображение
İşitsel insanlar müziği severler, ruh hallerine uyumlu olanı seçerler. Yüksek sesle hard rock müziğini dinlemeleri, doldurulamaktan çeken işitsel vektördeki acıyı alçaltmak denemesidir. Klasik müzik, işitsel vektörün arzularının aşağı düzeyleri için belirgin bir dolgudur. Lakin, son onyıllarda müzik, işitsel insanı artık tümüyle dolduramıyor. Çünkü vektörün temperamanı (arzu gücü) önemli bir ölçüde arttı. Arzuları doldurulmuş olan işitsel insan, müziği gereksinmeyi keser, sessizliği tercih eder.

Daha XX yüzyılda, işitsel vektörlü insan felsefe, müzik, şiir ile doldurulabilirdi; kendisini felsefeci, teolog, müzikçi, fizikçi, şair, rejisör olarak gerçekleştirebilirdi. Son onyıllarda ise, gerçek madeni kavramalara susamışlığı hiç bir şey de gidermiyor. İşitsel insanlar, hiç doldurulamayan az çok bilinçli olan içsel arayış duyarak, çok ağır halde bulunmaktadır. Bilgiyasar oyunlarına (özellikle şiddet ile ilgili olanlarına) bağımlılığın geniş bir ölçüde yaygınlığı, depresif işitsel vektörün göstergesidir. Bilgiyasar oyunlarının dünyasına dalmaları, realiteden kopukluğu sadece yoğunlaştırır ve sağlıksız işitsel insanların insan düşmanı idelerini kışkırtır (örneğin, Anders Breivik’in olayı).

Depresyon, işitsel insanlar için normal bir durum değildir, fakat, maalesef, işitsel vektörlü insanların çoğu için en sık olan durumdur. Depresyondan çıkmak, onlar için karmaşık bir problem olur. Kendi tür rolünün üstesinden gelemeyerek, içsel sorular azabı çekerek, özleyerek ve rahatsız bir halde olarak, Tanrı yanına “arkakapıdan” girmek ümit ederek, intihar etmeyi göze alabilirler. Onlar: “Bu hayatın hiç anlamı yoktur, bu beden kabuğu ruhum için dardır, ruhumu acıtıyor,” - diye söylerler de. Başka bir boyutta ebedi yaşayacaklarını ümit ederek, işitsel insanlar ruhu vücuttan salıverir...Lakin bu hatadır. Tek burada, fiziksel dünyada, tek vücutta bulunarak, işitsel insan Kendisini ve Evren Kaynatı’nı kavrama görevini gerçekleştirilebilir.

İşitsel vektörlü insan, sürekli olarak kendisine dalar. Bir şey hakkında düşünerek, dış dünyada olan bitenden uzaklaşır. Tüm işitsel “Benlik”, içsel seyretmeye yöneliktir.Kendi kendisi içine devasa bir surette toplanması, bilincine ulaşmayanı ulaştırmak denemesidir, idrak edip Bilinçdışı’ndan biraz yer kazanmak denemesidir.

Kendisine fazla derin dalarken, o kadar maddi dünya ile teması kaybeder, ki yemeyi ve içmeyi unutur. Vücudunda şiddetli bir halsizlik duyunca, ne olduğunu aniden anlamayabilir bile. Ona sorarlar: ”Yemiş misin? Ne zaman yedin?”. O ise: ”Hatırlamıyorum...Dün, galiba...” - diye cevap verir.

İşitsel insan, vücudunu duymaz tek insandır. Onlar, vücudun kendi başına, kendilerinin ise kendi başına olduğundan emindir.Bazen onlara tür rolünü gerçekleştirmek gerekken vücut engeller gibi görünür. Çünkü vücudu kendinin üstünde taşımak zor geliyor, o yemek istiyor, uyumak istiyor v.b. Bununla birlikte, işitsel insanın işi - zihni işi - en ağır olduğunu anlamak gerektir. İşitsel vektördeki zihni işten daha ağır bir iş yoktur.

İşitsel insan için arzularını sözle ifade etmek güçtür. Bir şeyi arar, fakat neyi aradığını kendisi de kesin olarak bilmez. Hiç bir maddi öz, onun boşluğunu dolduramaz. İşitsel vektörsüz insanlar onu anlayamazlar: ”Niye kendine eziyet veriyorsun?! Senin herşeyin var! Sana daha ne gerekiyor?... ‘Anlam yok....Ne için herşey varoluyor?’ diye aynı şeyi tutturuyorsun! Herkes gibi yaşa! ”

Hep içsel sorularına cevapların olmaması, işitsel insan için bayram vaktindeki diş ağrısı gibidir: çevresinde hayat kaynar, ancak onun için değil. Anlam aramaktayken sıkıntı çeker ve onu bulamayıp, bu dünyadaki yaşamanın anlamsızlığından ıstırap çeker, vücudu ağır bir yük olur.
Изображение
Öyle muazzam bir içsel gerilimin üstesinden gelemeyerek, işitsel insan depresyona düşür, narkotiklere kaçır, uykusuzluktan ve baş ağrılarından çeker, ve çaresiz yeis halinde kendisini öldürmeyi göze alabilir.

İşitsel insan potansiyel olarak bütün insanlık ölçüsünde azametli ruhi idraklar yapabilen en parlak soyut entelekte sahiptir. Gelişmemiş ve gerçekleştirilmemiş halde ise, kendi doğal büyük bir yolunu bulamaz. O halde, ufak, eskimiş, çürük, hatta deli düşünme yanılgılarının labirentinde dolaşmaya mahkumdur.

Sıkça “ahretlik” olarak sanılır işitsel türün içedönük kapanık içsel oylumunun kapısını açan bilgi anahtarını, insanlık tarihinde ilk defa sistemik vektör psikolojisi veriyor.İşitsel insanın kendisine ise, doğuştan belirlenmiş olduğunu anlamasını, yaradılıştan gelen arzularının dordurulmasını verir. Sistemik vektör psikolojisini bilmek, işitsel insanın gelişmesini en yüksek düzeye götürebilir.

Madde, Yuri Burlan’ın sistemik vektör psikolojisi treninglerinin malzemelerine dayandırılmıştır.

Yazarlar: Diana Kirss, aile tabibi
Yevgeniya Alekseyeva, tıbbıyeli
Anastasiya Matoçinskaya, dilci
Çevirmen: Ruslan Dautov
Руслан

 
Сообщения: 314
Зарегистрирован: 17 июн 2009, 06:56

Вернуться в Sistemik vektör psikolojisi Türkçe’de

Кто сейчас на конференции

Сейчас этот форум просматривают: нет зарегистрированных пользователей и гости: 1